Dua Talebi ve Vefayla Açılan Eller

Dua Talebi ve Vefayla Açılan Eller

Soru: Aramızda “Bana dua edin!..” sözü ve birbirimizden dua talebi çok yaygınlaştı, hatta sıradan hale geldi; öyle ki, bazen şuurumuza taalluk etmeden de büyüklerimizden, dostlarımızdan ve arkadaşlarımızdan dua istirham ediyoruz. Ashâb-ı Kirâm’ın Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) dua istemeleri ve O’nun cevapları zaviyesinden, dua isteyen ve böyle bir talebe muhatap olan insanların mülahazaları ve yapmaları gerekenler hakkındaki mütalaalarınızı lutfeder misiniz?



-İnsanlığın İftihar Tablosu’nun hayatı adeta dua ile örgülenmiş bir dantel gibiydi. (01.54)

-Hazreti Üstad’ın dua yörüngeli hayatı ve münacaat esnasındaki mülahazaları… (02.35)

-Allah’a sunacağımız ibadetler arasında duadan daha güçlü ve daha hâlis bir ubudiyet yoktur. Çünkü dua, Allah’ın varlığına, birliğine, hâzır ve nâzır olduğuna inanarak sebepler üstü bir taleple Cenâb-ı Hakk’a arz-ı halde bulunmaktır. (04.33)

-Dua için ellerimizi açtığımızda, biliriz ki, bizim sesimizi işiten, kudret eli her şeye yetişen, bütün ihtiyaçlarımızı yerine getirmeye muktedir ve hadsiz düşmanlarımızı defetmeye kâdir bir Rabbimiz var. (06.09)

-Allah’ı en iyi bilen zât, Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’dir; Cenâb-ı Hak’tan neyin nasıl isteneceğini de en iyi O bilir. Bu itibarla da, O’nun duadaki üslup, edep ve temkini mü’minlere hüsn-ü misal ve yol gösterici olmalıdır. (07.50)

-Hazreti Aişe validemizin Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e dua edişi ve Allah Rasûlü’nün, ruhunun ufkuna yürüdüğü esnada elini çekip “Yüce Dost’a!..” deyişi… (11.30)

-İnsanlığın İftihar Tablosu, umumi manada ümmetinden kendisi için dua etmelerini istemiştir; ayrıca, Ashâb-ı Kirâm’ın bazılarından hususî olarak dua talebinde bulunmuştur. Ezcümle; Hazreti Ömer (radıyallahu anh) umreye giderken, Allah Rasûlü (aleyhi ekmelüttehâyâ) ona, “Kardeşciğim, duanda bizi de unutma!..” buyurmuştur. (13.20)

-Başkasından dua isteyen insan çok samimi olmalı, duaya muhtaç bulunduğunu yürekten ortaya koymalı ve dua talebindeki ciddiyetini karşısındaki insana da hissettirmelidir. (14.55)

-Gâibin gâibe duası makbuldür. (16.35)

-Hazreti Sâdık u Masdûk Efendimiz, “Allah Teâlâ, ne dediğini bilmeyen insanın gafilce ve ciddiyetsizce yaptığı duayı kabul etmez!” buyurmuştur. (18.03)

-Dua listeleri ve vefayla açılan eller… (19.44)

-Velâyet mertebesini ihraz ettiği hâlde, çok defa görünüp bilinmeden hayır işlerinde koşan ve “ebdâl” unvanıyla anılan hak erlerinin sabah akşam tekrar ettikleri dua, “Allahım! Ümmet-i Muhammed’in hata ve kusurlarını yarlığa.. ümmet-i Muhammed’e merhamet buyur!..” niyazıdır. (21.45)

-Bir gün bir kadıncağız Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e gelip “Beni sar’a tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua ediniz!” dedi. Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) “Eğer sabredeyim dersen, sana cennet vardır. Ama yine de istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim!” buyurdu. Bunun üzerine kadın, “Ben (hastalığıma) sabrederim. Ancak sar’a tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz!” dedi. Şefkat Peygamberi de ona dua etti. (24.10)

-Kendisinden dua istenen insanların mülahazaları ve tavırları nasıl olmalıdır? Duayı bir meslek haline getirmek ve ona buna muska yapmak doğru mudur? (30.33)