Huzur Şuuru

Huzur Şuuru

Soru: Eserlerde huzur-u dâimîyi kazanmak için bazılarının “Lâ mevcûde illâ hû”, bazılarının da “Lâ meşhûde illâ hû” demeye mecbur oldukları, buna mukabil günümüz Kur’ân talebelerinin huzur-u dâimîyi yakalamaları için ise “Ve fî külli şey’in lehû âyetün- Tedüllü alâ ennehû vâhid” hakikatinin kudsî penceresinin yettiği ifade ediliyor. Burada zikredilen huzur-u dâimîyi nasıl anlamalıyız? İşaret edilen üç yol arasında huzuru dâimî açısından nasıl bir farklılık söz konusudur?



-Birincisi, vahdet-i vücûdcuların yolu. O işin Pişdârı, Muhyiddin ibn Arabî olarak bilinir. Fakat daha önce de isimsiz müsemmâ olarak o yaşanıyordu. (02:00)

-Panteist mülahazası ile vahdet-i vücûd mülahazası arasındaki fark… (07:00)

-Bu mülahaza o işin entelektüeli tarafından yaşanan bir mülahazadır ve objektif değildir. (08:30)

-Dünya ve içindekilere bakış açısı ve huzur-u dâimîyi kazanma yolları… (11:30)

-Devr-i Risalet Penâhîde kurallar vaz edilirken yüzde seksene göre vaz edilmiştir. (14:30)

-Bizim için asıl önemli olan vücud meselesi değil, şühûd meselesi de değil, onları saygıyla karşılamanın yanı başında, cadde-i kübrâ ve Kur’ân yolu diyebileceğimiz sahabî yoludur. Bu, huzuru aramada herkes için açık olan yoldur. (16:00)

-Varlığa bakarken onları evhâm ve hayâlâttan ibaret görme yerine, onlardaki vechi rahmeti görme ve onların Allah’ın eseri olduğunu bilme huzur-u dâimîyi kazanmak için ayrı bir yoldur ve bu yolda insan, iradesinin de hakkını vermiş olur. (20:00) 

-İhsan şuuru ve O’nun huzurunda bulunma şuuru… (22:30)

-O’nu görüyor olma ve O’nun tarafından görülüyor olma şuuru ve davranışlarımıza aksedişi… (27:00)

-İnsan hayatını sürekli bir tecessüs mülahazasıyla yaşamalı ve her hadisede O’nun iradesini görmeye çalışmalı… (31:00)