Ticarî Anlaşmalar ve Kalblere Atılan İmzalar

Ticarî Anlaşmalar ve Kalblere Atılan İmzalar

Soru: 1) Geçtiğimiz günlerde, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), “Dünya Ticaret Köprüsü” adlı bir organizasyon düzenledi. 4.500 müteşebbisin iştirakiyle yüz bin iş görüşmesi yapıldı. Böylece, Tuskon dört yılda 135 ülkeden 8.500 yabancı işadamını ülkemize getirmiş ve ticarî anlaşmalara vesilelik etmiş oldu. Bu tür kuruluşların bu organizasyonlarının ardındaki felsefe ile alâkalı mülahazalarınızı lutfeder misiniz?



-Âidiyet mülahazasına kapılmak ve sadece kendimizle alâkalı başarıları görüp yalnızca onları alkışlamak çok tehlikelidir. Bu açıdan, TUSKON’un başarıları takdire şayandır; fakat bu, bir kesime mal edilmemeli; Türkiye’nin ortak kazancı ve muvaffakiyeti olarak görülmelidir. (01:08)

-Her amelin, ism-i Zâhir’e bakan bir dış yanı ve ism-i Bâtın’a nâzır bir de iç derinliği vardır. Yapılan işin, Hak katında makbul olması için, öncelikle dış yüzü itibarıyla dinin esaslarına uygun şekilde ortaya konması gerekmektedir. Ne var ki, bu tek başına yeterli değildir; amelin özü sayılan hâlis niyet de tam olursa, o amel ancak o zaman gerçek kıymetini bulur. (02:06)

-Yapılan faaliyetler çok yerinde ve göz alıcı olsa da, şayet işin içine popülist mülahazalar ve şahsî menfaat hesapları girerse, o iş kirletilmiş sayılır. (04:35)

-İstikbalin beşer çapındaki dalgalanma ve değişimlerinde insanlığın mahvolmaması için, bir araya gelip ortak noktaları öne çıkarma ve anlaşma zeminleri oluşturma çok önemlidir. Aslında, yeryüzünün dört bir yanına yayılan eğitim ve diyalog faaliyetlerinin maksatlarından biri budur. Bu meselenin aynı zamanda ticarî ve sınaî açıdan da desteklenmesi lazımdır ki, işte Tuskon gibi kuruluşların yapmaya çalıştıkları da bu gayeye matuf olsa gerektir. (06:03)

-TUSKON’un özellikle dünya sathına yayılan başarılarının altında, Anadolu insanının hemen her ülkede açmış olduğu eğitim müesseseleriyle ortak çalışması ve oradaki fedakâr insanların güven kredilerini de yanına alması yatmaktadır. (07:20)

-Dünyanın her köşesine yayılan eğitim faaliyetlerinin kalıcı olması, bir yönüyle işadamları ve müteşebbisler tarafından desteklenmesine bağlıdır. Dünden bugüne bu hayırlı hizmetlere sahip çıkan fedakârların imkânları, her gün gelişen/genişleyen mükellefiyetlere ve hayata geçirilmek istenen çok mühim yeni projelere yetmeyebilir. Bu işin ticarî ve sınaî yanının da ele alınması, kalıcılık ve devamlılık açısından önem arz etmektedir. (09:27)

-Aslında ister eğitim isterse de ticarî sahalarda yapılanlar, bir manada Üstad Hazretleri şu sözünün hayata geçirilmesinden ibarettir: “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, mârifet ve ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevk eden hakikî kardeşlerimizle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira, husumette fenalık var, husumete vaktimiz yoktur.” (10:26)

-TUSKON, kendisine benzeyen ve aynı kulvarda hizmet gören diğer kuruluşların çoğundan daha yeni.. çok geriden geldi ve başlangıçta, ülkenin önde gelen zenginleri tarafından destek görmedi. Fakat, kısa zamanda başarılarıyla kendisini ispat etti. Dilerim, onlar diğerlerini kıskandırmazlar; başkaları da kıskandıklarından dolayı böyle bir hayra kerte vurmaya kalkışmaz ve onun önünü almaya çalışmazlar. Zira, yapılanlar insanlık için çok önemlidir; ihmal edilen ve sömürülen koca bir dünya, bu sayede, ilim ve irfanı bulacağı, servete kavuşacağı, vifak ve ittifaka yürüyeceği farklı yollar keşfetmektedir. (14:44)

-Gelecekte şövenizm mülahazaları tahrik edilecek ve her ülkede başkalarına karşı tepki hisleri uyarılacak. Şayet, her ülkenin kendi vatandaşlarından bazı insanlarla ticarî bir kısım anlaşmalar da yapar, güvenilirliğinizi ortaya koyar, kendinizi sevdirir ve onların desteklerini de yanınıza alırsanız, işte o zaman istikbalin ve küreselleşmenin getireceği zorlukları aşabilirsiniz. Bu açıdan, eğitim faaliyetlerinin ticarî köprülerle desteklenmesi, bir manada “iradî lazım” kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir meseledir. (18:16)


Soru: 2) Bu sene TUSKON zirvesine katılan misafir işadamları, Türkiye içerisinde yaklaşık altmış ili ziyaret ettiler ve Anadolu insanını daha yakından tanıma fırsatı yakaladılar. Bu türlü faaliyetlerin daha semereli olabilmesi için hangi hususlara dikkat edilmelidir? (23:00)



-Uzun bir tarih boyunca toplumumuzun bütün kesimlerine kendi boyasını çalan; milletimizin, hafıza, şuur ve vicdanından beslene beslene devam edegelen, yine onun duygu, düşünce, dil ve sanat telakkisinde duyulup temsil edilen.. örf, âdet ve geleneklerimizle hemen her zaman hayatın en önemli bir derinliği olarak yaşanan.. annelerimizin kucağında gördüğümüz ihtimamdan millî karakterimizi aksettiren büyüklerimizin o babacan davranışlarına; mutfağımızdaki yemek üslûbundan bağımızda-bahçemizde ve tarlamızdaki temel tavırlarımıza; oturuş ve kalkışımızdan başkalarıyla münasebetlerimize kadar hayatın her ünitesinde, bu ünitelerin her basamağında ve yürüdüğümüz yolların her durağında kendi ruh ve mana yapımızı aksettiren öyle değerlerimiz ve tavırlarımız vardır ki, bunlara şahit olan yabancıların hayranlık duymamaları mümkün değildir. (23:20)

-Ütopik yazarlardan İtalyan Tomasso Campanella, yeryüzündeki özgür ve ideal devleti anlattığı ‘Güneş Devleti’ adlı eserini yazarken Osmanlı toplumunun 16. ve 17. yüzyıllardaki parlak haline muttali olduğunda “Osmanlı’yı görünce, ütopya yazmak suretiyle abesle iştigal ettiğimi anladım!..” demiştir. El âlem sizin yaşadığınız hayatı ütopyalarda aramışlardır, aramaktadırlar. Öyle ki, bugün o hayatın gölgesi bile pervaneleri yakmaktadır. (25:19)

-Köyümüze kentimize bir gidiverin.. hatta ihmal edilen Güneydoğu’ya gidin.. Urfa’da gezin.. Diyarbakır’da gezin.. Mardin’de gezin.. Erzurum’da gezin.. Hakkari’de gezin… Evlerine gidin, civanmertliklerini bir görün o temiz insanların!.. Başkalarının ütopyalarda bile göremeyeceği nezaket ve civanmertliğe şahit olacaksınız. İşte, yurt dışından gelen misafirlerinizi Anadolu’ya taşımanız ve kendi insanımızla tanıştırmanız, harikulade bir toplumun keşfine zemin hazırlamanız manasına gelmektedir. (26:40)

-İster Türkçe Olimpiyatları isterse de TUSKON’un bu organizasyonları münasebetiyle ülkemize gelen insanlara, toplumumuzun derinlik ve enginliklerini de göstermek; sadece ticarî muâkadeler yapmak değil aynı zamanda misafirlerin kalblerine de birer imza kondurmak lazımdır. Ticarî anlaşmalarla beraber mutlaka kalblere de imza atılmalıdır. (29:01)

-Keşke ben de bir eğitimci olsaydım; o öğretmen arkadaşlar gibi dünyanın bir yerine gitseydim. Orada öğretmenlik yapsaydım. Keşke doktor olsaydım; “hicret” deyip bir yere göç etseydim, bir sağlık ocağına bağlansaydım; o fakir, o yoksul, o bakımsız insanların hastalıklarına baksaydım, eğitim müesseselerinde sağlık dersleri verseydim. Keşke imkanım olsaydı, dünyanın beş on yerine birer tane okul, birer tane hastane yapsaydım, birer üniversite kursaydım. Ama benimki sadece keşkeye bağlı kalıyor. (31:33)

-Ashâb-ı Kirâm acîb bir nesildi.. acîb bir nesil olmak sizin için de mukadder.. Allah müyesser kılsın. Acîb bir nesil olmak lazım; kendi için yaşamayan.. başkalarını yaşatmak için ölüp ölüp dirilen.. acîb bir nesil.. herkesi hayrete sevkedecek bir nesil!.. (32:21)