Vazifeye En Ehil Kim?

Vazifeye En Ehil Kim?
Share

Paylaş

Soru: İnsanın kendini sıfırlamasının içtimaî hayattaki tezahürleri nelerdir? Bir makam ve mevki söz konusu olduğunda “tefânî düsturu” nasıl işletilmelidir?



-İman hizmetinde en önemli mesele kendini nefyetmektir; bu konuda başkalarında eksiklik gören dava eri “Hiç kimse kendini yok saymıyor ki, ben de kendimi sıfır kabul edeyim!” diyemez; zira, menfî şeyler örnek alınmaz ve hiç kimse bir başkasının günahından sorumlu tutulmaz. Herkese kendi eksik ve kusurunun hesabı sorulur. (02.20)


-Başkumandan tayin edilen Hazreti Ebu Ubeyde b. Cerrâh’ın, Amr b. As’ın “Bana işaret edilmişti, komutan ben olmalıyım!” demesi üzerine hemen geri çekilmesi ve karşıda bir düşman varken öyle küçük bir meseleyi kavga sebebi yapmayacağını ifade ederek seve seve neferliğe razı olması çok önemli ve bizim için ibretâmiz bir hadisedir. (03.31)


-Dönemindeki iki büyük devletin başına balyoz gibi inen Halid b. Velid hazretleri bir mücrim gibi sarığı boynunda kumandanlıktan uzaklaştırılırken ve bir nefer olarak kalması istenirken meseleyi kat’iyen onur meselesi yapmamıştı. (05.32)


-Hazreti Ömer gibi yüceler yücesi insanların da içinde bulunduğu koca bir ordunun bütün erleri, daha yirmisine bile ulaşmamış Üsame b. Zeyd’in emri altına girerken kendi kabiliyet ve büyüklüklerini unutup hiç itiraz etmeden onun emirlerine âmâde olmuşlardı. (08.04)

-Kardeşleri arasında fânî olamayan bir insan Allah karşısında kendinden vazgeçemez; dolayısıyla, ruhî hayatı itibarıyla hep hüsuf ve küsuf yaşar; ay ve güneş tutulmalarından hiç kutulamaz, kurtulup gerçek aydınlığa asla ulaşamaz. (09.48)


-Aktif hizmet eden köylüler, birkaç post-doktora yapmış olsa da hadiseleri dışarıdan seyreden diplomalılardan daha basîretlidir. Mesela; ilklerden Bayram Ağabey, ilkokulu bile bitirmemişti ama bir devletin başına koysaydınız rahatlıkla idare edebilirdi; çünkü işin içindeydi. (15.36)


-Seleflerinizin düşüncelerine müracaat etmelisiniz, zira istişare eden hüsran yaşamaz; dâhîler değil, vasat akıllı da olsa başkalarının akıllarından istifade eden insanlar yanlış yapmazlar. (17.57)


-Rasûl-ü Ekrem Efendimiz idarecilik ve bir makama tayinle alakalı buyuruyor ki: Vazife onundur ki o “benim değildir” der; bu vazife onun değildir ki o “benimdir” der. (21.10)