Cennet ve Cemaat

Mp3 indir

Mp4 indir

HD indir

Share

Paylaş

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
عَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَنْ أَرَادَ بُحْبوُحَةَ الْجَنَّةِ
 فَلْيَلْزَمِ الْجَمَاعَةَ
* * *

Sahabe efendilerimizin en önde gelenlerinden, insanlığın yüz akı,
adalet timsali Hazreti Ömer (radıyallahü anh),
İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz’in (sallallahü aleyhi vesellem)
şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Cennetin en güzel yerini isteyen
(cennetin göbeğine taht kurmak isteyen)
kimse
cemaate sımsıkı sarılsın!”
(Tirmizi, Sünen, Fiten, 7; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/26)

Cennet ve Cemaat

Allah Teâlâ insanoğlunu beşerî ihtiyaçlarında birbirlerine bağlı yarattığı gibi, ahirete bakan meselelerde de onları birbirlerine muhtaç olarak yaratmıştır. İnsanların toptan huzur ve mutluluğa kavuşmaları için Cenab-ı Hak onlara doğru yolu gösteren peygamberler ve kitaplar  göndermiştir.
İlahi Kitapların en mükemmeli Kur’an-ı Kerim, pek çok beyanında gerek şeytanın tuzaklarına düşmememiz, oyunlarına aldanmamamız, gerekse cennete ulaştıran yolda Allah Rasülü (alehissalâtü vesselâm)’ın ardında mü’minlerle birlikte sabit-kadem olmamız için bizlere altın nasihatler vermiştir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ

“Ey İman edenler! Allah’tan sakınıp daima takvâ dairesi içinde hareket ediniz ve her zaman sâdık kullarla beraber olunuz.” (Tevbe Suresi, 9/119)

وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى
 وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا

“Her kim, hidâyet yolu kendisine belli olduktan sonra Allah’ın Rasülüne karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, Biz onu döndüğü yolda bırakırız ve ahirette onu cehenneme koyarız. Orası ne fena bir varış yeridir!” (Nisâ Suresi, 4/115)
İnsanlığı iki cihan mutluluğuna davet eden en son ve en yüce elçi Allah Rasülü (sallallahü aleyhi ve sellem) de pek çok hadis-i şeriflerinde cemaatin önemine vurguda bulunarak yalnız kalmanın zararlarına karşı bizleri uyarmıştır. Her biri inci tanesi bu kutlu beyanlardan bazıları şöyledir:

يَدُ اللهِ مَعَ الْجَمَاعَةِ

“Allah’ın rahmet ve inayet eli cemaat ile beraberdir.” (Tirmizî, Fiten, 7; Nesâî, Tahrim, 6)

عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ

“Mutlaka cemaatle beraber olun ve yalnız kalmaktan kesinlikle kaçının. Unutmayın ki şeytan, tek başına hareket edenleri boş bırakmaz.” (Tirmizî, Fiten, 9)

يَدُ اللهِ عَلَى الْجَمَاعَةِ فَاتَّبَعُوا السَّوَادَ الْأَعْظَمَ فَإِنَّهُ مَنْ شَذَّ شَذَّ فِي النَّارِ

 “Allah’ın rahmet ve inayet eli cemaatin üzerindedir. Öyleyse siz sevâd-ı azama (doğru yoldaki selîm çoğunluğa) uyun. Çünkü cemaatten ayrılıp uzak duran, kendini ateşe ayırmış olur.” (Hâkim, el-Müstedrek; Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl)
Sahih-i Buhari’de geçen bir rivayette Peygamber Efendimiz’in anlattığına göre; sırat köprüsünü geçip cennete giren salih mü’minler, köprüyü geçemeyip cehenneme düşen mü’min arkadaşları için o derece üzüleceklerdir ki dünyadaki hiç kimse herhangi bir dünyevî isteği için o kadar üzülemez. Daha sonra cennetteki bu bahtiyar mü’minler, ateşteki arkadaşlarının kurtulması için Allah Teâlâ’ya yalvarıp yakaracak, Cenab’ı Hak ta arkadaşlarını cehennemden çıkarmaları için onlara izin ve yetki verecek, nihayet onlar gidip kalbinde zerre kadar imanı olan arkadaşlarını ateşten çıkaracaklardır.  (Sahih-i Buhari, Tevhid, 24)
Cemaat şuuruyla hareket etmek, cehennemden kurtarıp cennete ulaştırmasının çok çok üstünde rıza-i ilahiye kavuşturması yönüyle pek büyük bir kıymete sahiptir. Böyle hareket eden kimseler her işlerini istişare ile yaptıkları için kararlarındaki isabet oranı artmakta ve hataları da en aza inmektedir. Nitekim bir hadiste; “İktisat eden fakir olmaz. İstişare eden de hüsrana uğramaz, pişmanlık yaşamaz.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 10/108) buyrulmuştur.
İştirak-i âmâl-i uhrevî (ahirete ait hayırlı işlerde ortaklık) düsturuyla hareket eden bu salih kulların her birine, bütün cemaatin kazandığı kadar sevap verilmesi de Allah’ın (celle celâluhû) cemaate bahşettiği ayrı bir lütuftur. İnsanın tek başına yapmaya kalktığı takdirde saatlerini, hatta yerine göre ay ve yıllarını alabilecek pek çok işte sâir insanların yardımına başvurup işlerini kolay ve hızlıca yapabilmesi gibi bir durum, cemaatle yapılan hayırlı amellerde de aynen hatta daha fazlasıyla mevcuttur.
Sahihayn’da anlatıldığına göre Allah Teâlâ, kendisini anıp zikretme amacıyla bir araya gelmiş bir topluluğun hepsini affettiğini meleklerine bildirdiğinde onlar hayretle “Aralarında onlardan olmayan, bir ihtiyacı için oraya gelmiş olan birisi var.” demişler, bunun üzerine Allah (azze ve celle) de, “Onların hepsi hayırlı bir meclisin sâkinleridir. Böyle bir toplulukla beraber olan kimse bedbaht olmaz.” buyurarak onu da affettiğini bildirmiştir. (Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim)
Allah dostlarının ifade ettiği üzere, güzel kokular satan ıtriyât çarşısına girenlerin üzerine güzel kokuların sinip, kötü kokulu bir yere gidenlere de kerih koku bulaşması gibi birlikte olduğumuz insanların da manevi ve uhrevi hayatımızda tesirleri vardır. Bu yüzden Hak aşığı insanlar hep “Allah’ım! Beni, salih kullarından ayırma. Ahirette beni onlarla birlikte haşret!” şeklinde Allah’a yalvarmışlardır. Ayrıca vifak ve ittifak, tevfik-i ilahinin ihlastan sonraki en büyük vesilesidir. Buradan hareketle duamız Hz. Süleyman’ın duası gibidir:

وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ

(Allah’ım!) Lütfunla beni hayırlı kullarının arasına dahil eyle!” (Neml Suresi, 27/19)

اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
وَعَلٰى اٰلِه وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينْ
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
 وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ